Bir Hitit Yerleşimi Olarak Kadirli
Kadirli ilçesi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, özellikle Hititler döneminde önemli bir kültürel ve siyasi merkez haline gelmiştir. Hitit İmparatorluğu’nun MÖ 12. yüzyılda yıkılmasının ardından, Hitit kültürü güneyde Kızılırmak’ın altındaki bölgelerde, Geç Hitit krallıkları aracılığıyla yaklaşık beş yüzyıl daha etkisini sürdürmüştür. Bu süreçte Asur kayıtlarında “Hatti Ülkesi” olarak anılan Toros Dağları ve Suriye çevresi, Hititlerin kültürel etkisinin canlı bir göstergesi olmuştur. Geç Hitit Krallıkları, Hitit hiyeroglifleriyle süslenmiş birçok kaya anıtı dikerek bu kültürel mirası sürdürmüştür.
Kadirli’nin tarihsel önemi Karatepe antik kenti ile öne çıkmaktadır. MÖ 8. yüzyıla tarihlenen Karatepe, Geç Hitit dönemine ait bir kale-şehirdir ve Türkiye’nin güney-orta kesiminde, Toros Dağları’nın eteklerinde yer almaktadır. Bu antik yerleşim, 1945 yılında Prof. Helmuth T. Bossert ve Halet Çambel tarafından keşfedilmiştir. Karatepe’nin yapısı, çokgen bir kale duvarı ve anıtsal bir geçitle dikkat çeker. Şehrin kapı odaları, Asur ve Mısır-Fenike motiflerinin etkilerini taşıyan yazıtlı ortostatlarla süslenmiştir.
Karatepe’deki kazılarda Fenike yazısıyla birlikte Hitit hiyerogliflerinde yazılmış uzun bir metin bulunmuştur. Bu yazıtlar, Geç Hitit dilini ve kültürünü anlamada büyük bir önem taşımaktadır. Metinler sayesinde Hiyeroglif Luvi diline dair bilgiler büyük ölçüde genişlemiştir. Bu yazıtlar, aynı zamanda Karatepe’nin yöneticisi olan Asitawandas adlı bir kraldan bahseder. Asitawandas, Adana bölgesindeki Danunya Krallığı’na bağlı bir hükümdardır ve kökenini Mopsus’a dayandırır. Mopsus, Yunan mitolojisinde İyonya’dan göç ederek Kilikya bölgesine yerleşen, Mopsuestia (günümüz Misis) şehrinin kurucusu olarak bilinen bir kahramandır. Bu bağlantı, bölgedeki Hitit kültürünün Akdeniz dünyasıyla olan ilişkilerini de gözler önüne sermektedir.
Hititlerin yıkılmasından sonra, bölgede Aramiler ve Asurlular gibi yeni güçler ortaya çıkmış olsa da, Karatepe gibi kaleler Hitit kültürünün etkisini sürdürmüştür. Ancak MÖ 700 civarında Asurlular bölgeyi ele geçirerek Karatepe’yi yıkmış ve bölgedeki son Hitit beyliklerini de hâkimiyet altına almıştır. Buna rağmen, Kadirli ve çevresi Hitit mirasını korumayı başarmış ve Karatepe’deki kalıntılar, bu kadim kültürün derin izlerini günümüze taşımıştır.
Roma Dönemi’nde Kadirli
Kadirli Hititlerden sonra tarihte önemli bir Roma yerleşim bölgesi olarak dikkat çeker. İlçenin Roma Dönemi’ne uzanan geçmişi, günümüzde tamamen modern yerleşim alanlarının altında kalmış olan Flaviopolis Antik Kenti’ne dayanır. Roma İmparatoru Vespasian tarafından MS 73 yılında kurulan Flaviopolis, Roma’nın Kilikya’da gerçekleştirdiği iskân ve şehirleşme politikalarının bir parçasıydı. Vespasian, Flavienler Hanedanı’nın bir mensubu olarak, kurduğu bu antik kente “Flaviopolis” yani “Flavienler’in Kenti” adını vermiştir. Bu kent, Kilikya Pedias bölgesinde, Kilikya’nın kuzeydoğusunda, Savrun Çayı’nın doğu kıyısında yer almaktaydı.
Flaviopolis’in kurulması, Roma’nın Kilikya bölgesindeki siyasi ve ticari nüfuzunu genişletme amacını taşıyordu. Roma’nın Kilikya’yı eyalet haline getirmesi ve sonrasında bölgeyi Romalılaştırma politikaları doğrultusunda, bu dönemde Flaviopolis gibi birçok şehir kuruldu. Flaviopolis’in o dönemdeki zenginliği, ticari faaliyetlere ve çevresindeki verimli tarım arazilerine dayanmaktaydı. Ticari yoğunluk ve bölgenin bereketli toprakları, şehrin hızla büyüyüp gelişmesini sağladı. Bu gelişim sürecinin izleri, günümüzde de ayakta kalan geniş nekropol alanlarında gözlemlenmektedir. Şehrin doğu ve batısında yer alan yüksek tepeler, antik nekropol alanlarını oluşturur; bu alanlar, kentin büyük bir nüfusa ve güçlü bir toplumsal yapıya sahip olduğunun kanıtlarıdır.
Antik kaynaklar ve çeşitli gezginlerin seyahat notları, Flaviopolis’in tarihine dair önemli ipuçları sunar. İngiliz gezgin Edwin John Davis’in 1875 yılında bölgeye yaptığı ziyaret sırasında tuttuğu notlarda, kentin forumu ve kaya mezarları gibi yapılar dikkat çeker. Davis, ayrıca birçok evin duvarında antik kent kalıntılarının kullanıldığını belirtmiştir. Ancak, kentin surlarına dair günümüze pek bir iz kalmamıştır. 1892’de Wilhelm tarafından yapılan gözlemlerde, surların Savrun Çayı’na doğru bir hat şeklinde devam ettiğine dair bilgiler yer alır.
Kadirli ve Flaviopolis Antik Kenti, Roma Dönemi’nde yalnızca bir yerleşim merkezi değil, aynı zamanda kültürel bir merkez olarak da öne çıkmıştır. Bölgede ele geçen bir yazıt, kentin Dionysos Kallikarpos kültüne ev sahipliği yaptığını ortaya koymuştur. Bu kült, Roma Dönemi’nde Kilikya’da yaygın bir tapınma biçimiydi. Ancak, günümüze kadar bu kültle ilgili bir heykel bulunamamıştır. Tüm bu tarihi veriler ışığında, Kadirli ilçesi, Roma Dönemi’nde ticaret ve kültür açısından önemli bir merkez olarak, bölgenin tarihine büyük katkılar sağlamıştır.
Flaviopolis, Roma Dönemi’nin sona ermesinin ardından zamanla gücünü kaybetmiş ve yerleşim dar bir alana sıkışarak 1865 yılına kadar varlığını korumuştur. 19. yüzyılın ortalarında Fıka-i İslahiye hareketiyle genişleyen Kadirli, tarihsel mirasını modern yaşam ile bir arada sürdürmeye devam etmektedir.